| | |

Büyüklere Oyuncaklar…

Küçükken mahallelerde koştururduk… Türlü türlü oyuncaklarımız olurdu… Telli arabalar, gazoz kapakları, kartlar, misketler, topaçlar… Tabii ki vazgeçilmez top peşinde koşturmaca… Mutlaka oyun oynayacak bir “oyuncak” bulurduk… Borulardan atmak için kağıtları sivri sivri kıvırır nişancılık oynardık…

Şimdilerde ise oyuncaklarımız sadece şekil değiştirdi.
Artık elimizde telli arabalar değil güçlü motorlarıyla spor arabalar…
Evcilik oyununda ki çay-bardak seti yerine komple mutfak setleri…
Kartlar yerine oyun kağıtları, okey masaları, iddiaya girilen maçlar…
Plastik toplar yerine halı sahalarda gece 12-01 maçlarında peşinden koşulan meşin toplar…
Annelerimizin elinden aldığımız kocaman çantalar artık büyümüş kollarda asılı…

Elime hemen hemen her gün çeşitli çeşitli elektronik ürünler geçiyor. Kurcalıyorum, inceliyorum, yazıyorum… Uğraşmayı seviyorum, seviyoruz… Sanırım benim de oyuncağım elektronik ürünler. Hatırlarımda orta okul zamanlarında Karaköy’de ki elektronikçiler çarşısına gider oradan aldığım devreleri birleştirip yel değirmeni yapar o ledlerin ahenkle dönüşlerini seyrederdim. Telli arabama kalem pilli ufak motorları monte etmeye çalışır uzayan kablosu ile kumanda etmeye çalışırdım… Elektronik ürünlere her zaman ilgim oldu. Babamla ilk walkman’imi almaya gittiğimizde hissettiğim heyecanı aldığım her yeni üründe hissederim…

Çünkü hayatın bu koşuşturmacası içinde keyif aldığım bir şeyle uğraşıyorum… Tabii ki tek oyuncağım bu değil… Okulda resim hocasının dersinde başlayıp tenefüs olduğunu bile duymayacak kadar daldığım kara kalem resim yaptığım resim defterlerim oldu… Hala arada bir çiziktirir dururum… Gerçekten çok keyiflidir. Hayal edersiniz, başka yerlere gidersiniz… Bir bardak bile çizseniz bardağın içinde ki suda kopan fırtınaları düşünürsünüz…

Sizin de mutlaka bir oyuncağınız vardır. Mutlaka… Sadece durup sizi “gerçekten” neyin mutlu ettiğini düşünün… Mutlaka oyuncağınız o sakladığınız sandığınızdan çıkacaktır…

Zaman geçti, geçiyor…

İnsanoğlu elinden oyuncakları asla bırakmıyor… Kaç yaşına gelirse gelsin uğraştığı, zevk aldığı bir oyuncağı mutlaka buluyor… Belki de kafa dağıtmanın en kolay yolu olduğu için…
Şimdilerde en şanslı kişiler sanırım oyuncaklarıyla işini birleştirip mutlu olanlar. Onlar aslında iş yaparken oyun oynar keyif alırlar. Genelinde de başarılı olurlar…
Tabii herkes bu kadar şanslı olmuyor… Elimize tutuşturulan ve her zaman yetişmesi gereken işlerle boğuşup oyuncaklarımıza zaman ayıramıyoruz…

Şimdi bırakın elinizde ki sevmediğiniz işinizi ve oynarken etrafı unutttuğunuz o güzel oyuncağınızı alın ve tadını çıkararak oynayın… Hatta ufaklığı da yanınıza alın, ufaklığınızı düşünün… Zaman azalıyor…

Similar Posts

One Comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.