|

Burası Devlet Hastanesi, Burada böyle…!!!

Garip bir hastane macerası bu… Aslında ülkemizde sıkça rastlanan, “-Eskisi gibi değil artık düzeldi” denilen ama çoğu yerde hiç bir gelişmenin olmadığı bir sorun.
Hastaneler ve ilgi yoksunu personelleri… Doktor House dizisini yada Doktorlar dizisini (izlemeyen kaldı mı ki) izleyen birinin göreceği muamele kendisinde geçici sapıtmaya yol açabilir. Zira o dizide ki gibi “ilgili” ve “bilgili” doktorlarının sayısının çok çok az olduğunu tahmin ediyorum. Şu an (15:00) hastanede cep telefonum ile gördüklerimi unutmadan yazmaya çalışıyorum.

Süreyyapaşa Göğüs hastalıkları hastanesi ise enteresan bir yer…

Dün geceden beri olanlar hiç birşeyin değişmediğini, hala eski usul gittiğini gösterir gibi… En azından bu hastane için…

Hastanelerde tuvaletlerin nasıl olması gerektiği sorusunu kendinize sorduğunuzda eminim bazı şekiller ya da fikirler oluşuyordur.
Hepsini unutun!
Yaşlı bir hastanın tuvaletini “yapamaması” için “özel” olarak dizayn edilmiş tuvaletler…
Küçük, dar, tutamaksız… Hatta taharet musluğunu bile açamasınlar diye uyduruk yapmışlar. Olsun “en azından” tuvalet var degil mi?

Sabah kahvaltı getiren görevli “kibarca” soruyor : “-Çay istiyor musunuz?”
-Evet.. diyoruz, aldığımız cevap süper…
“-Bardağınız nerde?, bardak alın kendinize!!!”

Harika degil mi? Evet harika! En azından kahvaltı niyetine bir şeyler geldi…

Gelelim asıl meseleye. Nefes darlığı, göğüs ağrısı, kuvvetli öksürük, yüksek tansiyon ve böbrek yetmezliği şikayetleri ile yatırılan hastaya bir gün boyunca “hiç bir” işlem yapılmaması…
Hiçbir işlem diyorum, buna tansiyon ölçülmesi, hap verilmesi veya serum takılması dahil…

Öylece bekliyoruz…

Görüştüğümüz doktorlar dün gece sırttan alınan sıvının tahlillerine baktıklarını ve birazdan geleceklerini söylediler. Aradan geçen saatlerden sonra sorduğumuzda doktorların çoktan gitmiş olduğunu öğreniyoruz ve hastanede “yatmaya” devam ediyoruz…

Saat 18:00’i gösterdiğinde dışarıda bir çığlık koptu. Korktuk ama yemek dağıtımı başlayacakmış sakinleştik…

Saat 18:40 yazmaya devam edecektim ama sabrımız kalmadı.

Hastamızı başka bir hastaneye götürmek için çıkış yapmak istedik. Bizden kendi el yazımız ile yazacağımız dilekçe ile çıkarabileceğimizi söylediler.

Yazdık dilekçemizi. Bu seferde dilekçeyi “arz” edeceğimiz doktor yoktu yerinde…

Aramalar başladı. 19:13 …
Aramalar devam ediyor… 19:20 …
19:40 Bir doktor bulundu… Nöbetçi mi bilmiyorum.

Doktor: -Hasta yakınları sizler misiniz? Neden çıkarmak istiyorsunuz?

-Doktor hanım bugün “hiçbir” kişi hemşireler dahil, hastamızı görmeye gelmedi.
-Yok olmaz öyle. Gelmişlerdir de siz görmemişsinizdir…

Evet böyle dedi… komedi gibi…

Konuşmamız şöyle devam etti…
-Doktor hanım, yalan söyleyecek bir durum yok ortada… gelen oldu da niye gelmedi diyelim… Hastamız sıkıntı içinde siz ne diyorsunuz!

Aldığımız harika cevap;
-Burası devlet hastanesi, burda böyle…!!!
-Hanımefendi gerçekten sıkıntımızı söylüyorum, siz olsanız bizim yerimizde ne yapardınız?
-Valla siz bilirsiniz, ben imzalarım gidersiniz…..

Gittik…….

—————–

Hastane ile ilgili bir iki not eklemem lazım. Öğrenebildiğim kadarıyla hastane çok eski, 50 yıllık var diyorlar. Sanırım doğru her yeri dökülüyor. Yeni binası yapılıyormuş ama bu eski binaya çocuk birimi açılmış daha yeni… İlginç… Hastane bodrum katla birlikte 11 katlı. Hani deprem falan diyoruz ya… gerisini getirmeyeyim…
Bir de kantin konusu var. Bodrum katta kantin işletiliyor ama gerçekten işletiliyor… Fiyatlar ateş pahası. Örnek vermek istemiyorum. Pahalılık göreceli bir kavram olabiliyor. Sırada beklerken iki yaşlı amcada burasıda tam kazıkçı diye konuşuyorlardı…

Neticeye gelirsek, o kadar gelişmeler oldu oluyor derken genelleme yapılıyor olabilir ama hala çok ama çok kötü durumda olan hastaneler var… Ve biz o hastanelerin birinden “hiç bir” tedavi olamadan dilekçe zoruyla çıkmak zorunda kaldık…

Bütün bunların düzelmesini ümit ediyorum…

 

 

Özür dileyerek hastaneden bir kaç foto ekliyorum…

  

  

Similar Posts

7 Comments

  1. Abi öncelikle çok gecmis olsun. Hastanız yakınınız sanırım Allah’tan şifa diliyorum.

    Abi keske o doktor bozuntusuna, devlet hastanesi olunca size hastaya hiçbir müdahale etmeden devletten para sömürme hakkımı veriliyor sorusunu sorsaydın. Cevabını gercekten merak ettim. Bunu en son söylediğim doktor hışımla odadan çıkarak asistanı gönderdi.
    Bende babami hastaneye götürdüğüm de çok sıkıntılar çektim. Kaldı ki babam da üniversitede profesör. Ama hekim profesör değil gıda mühendisi, bizde oradan kaybettik. Ama doktor arkadasım ile hastaneye gittiğimde hiçbir aksaklık yasamıyoruz. Çok enteresan ve içler acısı. Yahu o resimlere baktım da kusura bakmasın kimse sağlam adam hasta olur çıkar o hastaneden.

    Tekrar geçmiş olsun hem hastanız icin hemde hepiniz icin…..

Kahraman UĞURLU için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.