Girişmek! ve E-Tohum
“Çok kızgındı… Çok hırslıydı… ve karşısında ki hedefine bodoslama dalmak, onu perişan etmek istiyordu. Öyle yumruklar sallayacaktı ki rakibi iki saniye bile duramayacak hemen yıkılıverecek ve diz çökecekti.
Yumruklarını sımsıkı yapıp bir bir sallamaya başladı.
Alabildiğine hırsla ve kendine güvenle yumruklarını savuruyordu. Rakibi ise bu yumruklara aldırış etmiyordu. Yumrukların nereden ve ne hızla geleceğini öyle iyi biliyordu ki üzerine gelen bütün saldırı girişimlerini kolayca atlatıyordu…
Terlemeye başladı… Daha da kızdı, daha da hırslandı… Bir daha saldırdı… Bir daha, bir daha… Olmuyordu…
Artık iyice yorulmaya başladı. Rakibi ise terlemeden hatta tek bir yumruk bile atmasına gerek kalmadan onu yıldırmayı başarmıştı.
Arkasına baktı… Daha iki gün önce onu mahvedeceksin diye yüreklendirenler şimdi yanında değillerdi.
Seyirciler ise çoktan diğer ringte ki maçı izlemeye koyulmuşlardı… Çoktan unutulmuş, bir kenara atılmıştı…
Üzüldü… Çok ağır bir yenilgiydi bu… Üstelik kendi kendine yenilmişti… Bir daha asla o ringe çıkamayacaktı…
Peki neydi onu böylesine ağır bir yenilgiye uğratan? Neydi böylesine sağlam attığını düşündüğü yumruklarının hedefini bulamamasının nedeni? Neydi bu kadar güçlü hissedip girişirken yaptığı yanlış?
Girişmeden önce düşünmemişti. Daha önce hiç ringe çıkmamıştı. Daha önce hiç yumruk sallamamıştı. Dostları sandıklarını iyi tanımamıştı… Herşeyden önemlisi çalışmamıştı. Rakibini araştırmamıştı. Zayıf yönlerini daha önce onunla karşılaşıp yumruklarını vurmayı başaranlardan öğrenmemişti… “
18 Aralık 2010 – Cumartesi günü yapılan E-Tohum İzmir kampının konuşmacılarının her biri daha önce ringe çıkıp “Girişmiş” ve yumruk atmayı başarmış kişilerdi. Hepsi de aynı konuya temas ettiler; “Seyirciyi yumruklarınla memnun etmezsen ringten çabuk atılırsın…“
Cumartesi sabahı çok erken bir saatte ben, Arman ve Nesil bizi İzmir’e götürecek uçağa gitmek üzere Sabiha Gökçen Havaalanı’na doğru yola çıktık. “Girişimciler Uçuyor” sloganıyla yola çıktığımız İzmir uçağına bindiğimizde E-Tohum kampına katılacak yaklaşık 40 kişi olmuştuk.
Burak Büyükdemir organizsayonu her zaman olduğu gibi çok güzel organize etmişti. Kısa yolculuğumuzun ardından bizi bekleyen Anadolu Ulaşım otobüsü ile İzmir Ekonomi Üniversitesi‘ne ulaştık. Bizi çay, kahve ve ikramlar karşıladı.
İnternet dünyası büyük bir ring ve bizi bekleyen iri kıyım bir boksör gibi. Bizler ise o ringe ilk çıktığımızda kim olursak olalım çok zayıf ve cılız oluyoruz. Seyirciler bizleri bazen gülerek, bazen acıyarak, bazense anında unutarak acımasızca cezalandırıyor.
Unutmayalım ki bu ringe çıkmayı biz kendimiz istiyoruz. Biliyoruz ki girişip başarırsak çok güçlü olabiliriz. Ama girişmeden önce öğrenmemiz gerekenler var. Benim ringe çıkma hazırlıklarımda öğrendiğim bir kaç şeyi sıralamak istiyorum;
-
Ringe çıkmaya kararlı mısınız? Gerçekten? Cevabınız evet mi? (Belki de siz Girişimcisinizdir)
-
Her şeyi geride bırakarak sadece çıkacağınız bu zorlu ring için çalışmaya hazır mısınız? (Belki de şu anki işinizden ayrılmanız gerekiyordur)
-
Seyirciyi araştırmak gerekiyor. Onların daha önce izlemedikleri ve keyifle izleyecekleri hareketleri bulmak önemli. (Belki de bu projenizdir)
-
Herşeyden önce en önemlisi seyircinin izleyeceği bir tekniğin olmalı. Yumruklar bir iki ıskalayabilir ama mutlaka hedefini bulmalı. (Belki de bunlar hedeflerinizdir)
-
Ringe çıkacak cesaretiniz var ama bakalım gücünüz var mı? (Belki de bu sermayenizdir)
-
Seninle beraber ringe çıkabilecek arkadaşlarına çok iyi güvenebilmelisin. Sağlam yumruklar atarken de, yerken de. İlk yediğiniz yumrukta ringi terkedip seni rakibin ve seyirci ile yalnız bırakmamalı… Attığınız yumrukların sevincini beraber yaşayabilmeli ve zaferin ortak olduğunu anlayabilmelisiniz… (Belki de bu ortağınızdır)
-
Köşende sen terlediğinde terini silecek sağlam bir dostun olmalı… Bu kişi seni tanımak isteyecektir. Seni yetiştirirken, sana emek harcarken emeklerinin boşa gitmeyeceğini görmek isteyecektir. Heyecanını, hevesini ve en önemlisi seyirciyi memnun edecek tekniğini görmek isteyecektir. (Belki bu melek yatırımcıdır)…
-
Tekniğiniz gerçekten iyi mi? Yoksa öncekinin bir benzeri mi? Unutmayın rakibiniz bir önceki dövüşten çok şeyler öğrendi. (Belki de bu klonlamadır)
-
Ringe çıkacak gücü buldunuz, yanınıza sağlam bir arkadaşta buldunuz? Peki rakibinizi ne kadar iyi tanıyorsunuz? (Belki de bu yapıması gereken analizlerdir)
-
Her ne olursa olsun mutlaka yumruk yiyeceksiniz. Önemli olan yumruk yediğinizde neler yapabileceğinizdir. (Belki de bu B planınızdır)
-
Evet yumruk atmayı başardınız ama rakip hala ayakta… Yeni yumruklar atabilmeli, yeni tekniklerle kendinizi yenilemeli ve sürekliliği sağlamalısınız. (Belki de bu kalıcı olabilmektir)
-
Peki bunların hepsini nerden öğrenebilirdiniz? Tabii ki bu büyük ringe çıkmayı ve ayakta kalmayı başarmış olanlardan. (Belki de onlar E-Tohum’a gelenler konuklardır)
Tabii ki bunları yazarken ringe çıkmadığımın farkındayım. Tabii ki hiç yumruk sallamadım. Ama öğreniyorum, araştırıyorum. Rakibin ne kadar güçlü olduğunu ve artık onunda karşısına çıkanları tanımaya başladığını biliyorum. Aynı yumrukları yemediğini öğreniyorum…
E-Tohum İzmir kampı yine bizlere çok şeyler öğretti. Ringe çıkmaya cesaret etmiş, sağlam yumruklarıyla ayakta kalmayı başarabilmiş olanların katkılarıyla… Kimdi bunlar ve neler anlattılar;
-
Mustafa İçil – Google.com ;
-
Emre Ekmekçi – Sehirfirsati ;
-
H. Burak Hatipoğlu – Grupfoni.com ;
-
Arda Kutsal – Webrazzi.com
-
Melih Ödemiş – Yemeksepeti.com
-
Cem Başpınar – Put.io / Pilli.com